Özellikle 2000’li yılların başlangıcını hatırlıyorsanız, dünyanın 20-30 yıl önce nasıl bir yer olduğunu da hatırlıyorsunuz demektir. Elbette öncelikle akıllı telefonların ve yaygın internet ağının olmadığı bir dünyaydı. Hatta daha da eskiye gidersek çok katlı çok az evin bulunduğu daha temiz bir dünya olduğunu da söyleyebiliriz. Kendimiz ve dünyamızın geleceği hakkında daha önce olduğundan çok daha fazla düşündüğümüz bugünlerde sizce de sürdürülebilir yaşam alanlarını konusunda biraz daha bilgi sahibi olmanın zamanı gelmedi mi?

İçlerinde Tiffany Grant-Riley, Katie Treggiden ve ambalaj tedarikçisi Rajapack gibi ünlü tasarımcıların bulunduğu birçok uzman bu konuda aslında uzun yıllardır çalışıyor. Bu gibi uzmanların birkaç yıldır var olan önerilerine baktığınızda iç mekanda şöyle değişikliklere gidildiğini görebilirsiniz: Gösterişli desenli halılar gitti. Onlara uyan perdeler ve minderler azaldı ve bunların yerine şık ve modern malzemeler kullanılıyor.

Sürekli Değişen Alanlar

Gerçek şu ki, dünyamız sürekli değişiyor ve olduğumuz gibi yaşamaya devam edemiyoruz. Evlerimizi dekore ederken kullandığımız malzemelerden, onları ısıtmak için kullandığımız yakıtlara kadar her şey çevremize zarar veriyor. Sürdürülebilirliğin her zamankinden daha önemli hale gelmesiyle, artık geleceğin tasarımlarını kucaklamanın zamanı geldi.

Birleşik Krallık'taki bir ambalaj şirketi olan Rajapack, tam da bu düşünceyle hareket ederek, önemli bir adım attı ve gelecekte yaşamanın nasıl olacağını (ve özellikle iç tasarımın bu değişiklikleri nasıl yansıtacağını) tartışmak için yakın zamanda iç mekan uzmanları, Tiffany Grant-Riley ve Katie Treggiden ile bir araya geldi ve malzeme seçimlerinde ne gibi seçenekler yaratılabileceği konusunda çalışmaya başladı.

Sürdürülebilir Yapılar

Tasarım habercisi Katie Treggiden, karton evlerin gelecek için gerçek bir olasılık olduğunu söylüyor; hem yeni yapılar hem de mevcut binaların uyarlamaları için.

Kartonun düşük maliyetini, esnekliğini, gücünü, sürdürülebilirliğini ve geri dönüştürülebilirliğini vurgulayan önemli bir örnek olarak 1944'te bir evin prototipini yapan Amerikalı mimar Buckminster Fuller'ın çalışmaları gösteriliyor.

Japon mimar Shigeru Ban da 1990'larda bu malzemeye geri döndü. Çin'de bir okul binası, İtalya'da bir konser salonu ve Yeni Zelanda'da bir katedral inşa etti, hepsi kartondan, ikincisi için 50 yıllık bir ömür vaat ediyor.

Treggiden’in araştırmalarına göre hızlı büyüyen, kalıplanabilir ve tamamen gübrelenebilir mantar miselyum da takip etmek için gerçekten heyecan verici bir materyal ve bu kaplamanın geçici yapılar ve yalıtımda kullanılabileceğini söylüyor.

Bitki Bazlı Mobilyalar

Bu mantar miselyumu zaten ev mobilyası yapımında kullanılmaya başlandı ve muhtemelen de yaygınlaşacak. Tiffany Grant-Riley, İngiliz mobilya tasarımcısı Sebastian Cox'un dikkatini buna çeviren biri olduğunu söylüyor.

"Cox, laboratuarında, ahşapla birleştirilen mantarların yer altı kök yapısını kullanarak mobilyaların nasıl yetiştirilebileceğini gösterdi" diyor.

Kaliforniyalı bir şirket olan Bolt Threads da bir miselyum ürünü geliştirdi; onunki de, çiftçilik hayvanları üzerinde çevresel etki olmaksızın aynı derecede dayanıklı ve dokunsal bir deri efektli kumaş olan Mylo (™).

Bitkisel bazlı mobilyada gelişmeler sadece bu kadar da değil, doğal lifler de popülerlik kazanıyor (mantar, bambu, kontrplak ve keten gibi).

Yeşil Alan

Her yıl yeni yüksek katlı apartman blokları inşa edilirken Tiffany Grant-Riley, insanların iç mekanlara daha fazla yeşil alan getirmeye başlayacağına inanıyor.

Onun görüşüne göre; iç mekanlar, tek kullanımlık, büyük ölçekli parçalar yerine hassas bir şekilde tasarlanmış, modüler mobilyaları tercih eden entegre, çok amaçlı alanlar haline gelecek. Aslında bunun örneklerini kapalı bahçe alanlarında görüyoruz, bu da özellikle yeşil alanların nadir olduğu yerlerde bunun düzenli bir özellik haline geleceğini gösteriyor.