Root Aromaterapi, bizleri doğaya bir adım daha yaklaştırıyor. Marka, kimya mühendisi olan iki arkadaş İdil Ferah ve Betül Baka tarafından insan bedeninin, zihninin ve ruhunun aslında "doğal”a ne kadar ihtiyaç duyduğu, içinde bulunduğumuz özünden uzaklaştırılmış "sentetik” dünyanın aslında bizi ne kadar yıprattığı farkındalığıyla kuruluyor. Doğanın sahip olduğu şifa kaynaklarını el emeği ve yüzde 100 doğal içerikli ürünleriyle buluşturan marka, hiçbir kimyasal maddeye yer vermiyor. Doğa tutkunuzu besleyecek olan Root Aromaterapi aynı zamanda hayvan dostu bir marka, ürünler hayvanlar üzerinde test edilmiyor. Öncelikli hedeflerinin değerli topraklardaki bitkilerin en saf ve en doğal hallerini bizlerle buluş


Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

Ben Betül Baka. Lisans ve yüksek lisans eğitimimi Kimya Mühendisliği üzerine tamamladım. Yağ sektörü de dahil olmak üzere farklı sektörlerde Ar-Ge mühendisi olarak çalıştıktan sonra doğal kozmetik ürünlere olan yoğun ilgi ve merakım beni kendi firmamı kurmaya itti. Şu an Root Aromaterapi’nin kozmetik ürünlerinin üretiminden sorumluyum.

Ben İdil Ferah. 2010 yılında İstanbul Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Mezun olduktan sonra veteriner ilaçları, kozmetik gibi farklı sektörlerde tecrübeler edindim.

Root Aromaterapi’nin kuruluş hikayesini anlatır mısınız? Root Aromaterapi’nin nasıl bir enerjisi var?

İdil Ferah: Benim annem Çanakkaleli. O yüzden çocukluğumun hatırı sayılır bir kısmı Çanakkale’de doğa ile iç içe özgürce geçti. Sanırım orada geçirdiğim zamanların etkisiyle doğaya her zaman büyük bir saygı ve özlem duydum. Okuduğum bölüm ve sanayide özellikle kozmetik alanında edindiğim tecrübeler beni günlük hayatta alışkanlık haline getirdiğimiz birçok şeyin özünde bizim için zararlı olduğunu düşünmeye itti. Kullandığımız kremlerde, yüz temizleyicilerde, bakım ürünlerinde kullanılan yapay kimyasalların aslında doğada alternatifi vardı. Bu sırada Betül ile aynı işyerinde çalışıyorduk.

Betül Baka: Benim için bu süreç kendim bildim bileli devam etmekte olan kullandığım tüm ürünlerin içeriklerine olan yoğum merak duygusu mesleğimin kattığı tecrübelerle bir noktada buluşturmak ile başladı diyebilirim. Her zaman bir ürün alırken ürün ambalaj ve etiketlerini detaylı okuyup araştırıp alırdım. Kozmetik hammaddelerin bitkisel kaynaklı alternatiflerinin olduğu içerikler hep tercih sebebim olmuştu. Bu ürüne aslında şu da eklenebilir ya da şu bileşen bu üründe olmamalıydı dediğim yerde kendi kozmetik markamı çıkarmaya karar verdim. İdil’in de doğal ürünlere olan merakı beraber iş yapma fikrimizi güçlendirdi ve bu doğrultuda Root Aromaterapi kurulmuş oldu.


Ürün yelpazenizde neler bulunuyor?

İ.F.: Kurulduğumuzda ürün yelpazemizde yalnızca 11 çeşit sabit yağ,7 çeşit sabit yağ ve seramik buhurdanlıklar vardı. Ancak zamanla hem müşterilerimizden gelen talepler doğrultusunda hem de bizim markamızı güçlendirmek üzere ürünlerimizin arasına balmumu mumlar, soya ve balmumu tealightlar, adaçayı tütsü çeşitleri, seramik mumlar ve doğal taş masaj aletleri de katıldı.


Üretim süreçlerinden bahseder misiniz?

B.B.: Mevcut ürün grubumuzda bulunan ürünlerin neredeyse tamamı el yapımı ürünlerdir. Balmumu mumlar, soya mumları ve seramik ürünlerimiz her biri hikayesi olan tamamen el emeği ve doğal içerikli ürünlerdir. Yakın zamanda piyasa çıkarılacak kozmetik ürünler ise zararlı kimyasallar ve katkı maddeleri içermeyen, doğal bitkisel kaynaklardan elde edilmiş temiz içeriklerden oluşmaktadır.

Uçucu yağları satın alınırken ve kullanılırken tüketiciler nelere dikkat etmeli?

B.B.: Uçucu yağlar satın alınırken dikkat edilmesi gereken birçok parametre var. Örneğin ürün tipi, botanik kimliği, kemotipi, elde ediliş yöntemi, elde edilen kısım, ürün menşei ve son kullanma tarihi gibi bilgilerin hepsi etiket üzerinde yazmalı. Tüketiciye doğru bilgi sunulmuş olmalıdır. Tüm bu bilgiler uçucu yağın kalitesini belirler ve üründen istediğimiz etkiyi almamızda ve güvenilir aromaterapi uygulamalarını tecrübe etmemizde büyük rol oynar. Bu parametreleri kısaca incelersek örğ; ürün tipi, ürüne sadece limon yağı demek o ürün için yeterli bilgiyi bizlere sunmaz. Oysa Limon Kabuğu uçucu yağı olarak belirtilmesi bizlere yol gösterebilir. Ürün isminin doğru bilinmesi ve başka tür yağlar ile karıştırılmaması etkin ve güvenilir aromaterapi uygulaması için önemlidir. Botanik kimliği kullanılan bitkinin cinsi ve türünü anlamamız için bize yol gösterir. Gene bitkinin hangi kısmından elde edildiği bir başka önemli husustur. Bazı bitkilerin yapraklarından elde edilen uçucu yağ içeriği aynı bitkinin çiçeğinden elde edilen uçucu yağ bileşeni ile büyük farklılıklar gösterebilmektedir. Bir diğer önemli parametre olan kemotip ise botanik kimliği yanında belirtilmesi gerekir. Yetiştirilme koşulları aynı bitkide farklı bir kimyasal yapı ortaya çıkabilir. Bu kimyasal bileşenlerden en yüksek oranda bulunan kemotipi belirler. Kemotipin önemini anlamamız için biberiye uçucu yağını inceleyebiliriz. Biberiye uçucu yağının sineol, kafur ve verbenon kemotipleri bulunmaktadır. Her kemotip için farklı uygulama alanları ve güvenlik uyarıları mevcuttur. Uçucu yağlar genel olarak su veya su buharı distilasyonu veya genellikle narenciyeler için kabuklarının soğuk sıkımları ile elde edilir.


“Yine ürün ambalajlarında bitkilerin botanik isimlerinin yazılması çok önemli.”

İ.F.: Aromatik yağlar ile ilgili maalesef çok fazla bilgi kirliliği var. Tüketicilerin satın alırken öncelikli dikkat etmesi gereken nokta ürünün ambalajı. Örneğin ürün etiketinde “Lavanta Yağı” yazıyorsa bu ürünün uçucu yağ değil çok büyük olasılıkla karışım bir yağ olduğunu gösteriyor. Saf olan yağların etiketinde “ Lavanta Uçucu Yağı” yazar.

İçindekiler kısmında sadece bitkiye ait botanik ismin bulunması gerekiyor. Çünkü maalesef aktarlarda ya da marketlerde satılan bazı ürünlerde birtakım hileler yapılabiliyor. Daha uygun fiyatlı yağlara (pamuk yağı gibi) lavanta esansı damlatıp “Lavanta Yağı” olarak satılıyor ancak bu tamamen doğal bir yağ olmadığı için beklenen terapötik etkileri de karşılamıyor.

Bunun yanında yağların satış fiyatları da yağın tamamen doğal olup olmadığını anlamada önemli bir nokta. Çok ucuz fiyatlı ürünlere şüphe ile yaklaşmak gerekiyor. Çünkü uçucu yağların elde edilme yöntemine baktığımızda mesela gül yağı için örnek verelim; 4 ton Rosa Damascena türü gülün yapraklarından buhar distilasyonu yöntemiyle ancak 1 litre uçucu yağ elde edilebiliyor. Ve gül uçucu yağına ait bu üretim yalnızca Mayıs ayında belirli bir aralıkta gerçekleşebiliyor. Bu durumda gül uçucu yağının 10 ml’lik şişelerde 30 lira gibi bir fiyata satılması da mümkün olmuyor. Hatta piyasa da bu uçucu yağı en fazla 2 ml’lik minik şişeler haricinde bulamazsınız.

Kullanımı konusunda ise çok dikkatli olmak gerekiyor. Bahsettiğimiz üretim yöntemini düşündüğümüzde aslında elde ettiğimiz uçucu yağlar kimyasal bileşen açısından oldukça yoğun ürünler. Bu nedenle de doğrudan cilde uygulamak veya bilinçsiz bir şekilde dahili olarak kullanmak kötü sonuçlar doğurabilir. Uçucu yağların cilt uygulamalarında mutlaka uygun bir sabit yağ ile belirli oranlarda seyreltilmesi gerekir. Dahili kullanımlarda ise mutlaka bir uzman görüşü alınmalı. Sabit yağlar uçucu yağlara göre daha masum. Sabit yağları cilt uygulamalarında çoğunlukla doğrudan uygulayabiliyoruz ancak dahili kullanım için yine uzman görüşü almak en doğrusu.


Pandeminin de etkisiyle doğal içerikli ürünlere ilgi artıyor. Bu noktada kişileri rahatlatacak, iyi hissettirecek, motive edecek ürünleriniz var mı? Kullanıcılarınıza bu konuda neler tavsiye ediyorsunuz?

İ.F.: Evet pandeminin başlangıcından beri insanlar bu tip doğal ürünlere daha fazla ilgi göstermeye başladı. Herkesin biraz daha kendine dönüp kendini yeniden keşfetmeye vakti oldu aslında. Rahatlatıp iyi hissettirme noktasında aslında hepimizin kendi belirlediği bir takım alışkanlıklar var. Herkesin zevk aldığı şey farklı tabii. Ancak bu süreçte bizim ürünlerimizden en çok ilgi çeken adaçayı tütsüleri oldu. Eski zamanlardan beri iyileştirici özelliğinden faydalanılan adaçayı bitkisinin tütsü olarak kullanımı son zamanlarda oldukça yaygınlaştı. Biz de adaçayı bitkilerimizi lavanta, okaliptüs, biberiye gibi farklı bitkilerle birleştirdik ve farklı amaçlar için kullanılabilecek farklı ürünler elde ettik.

Yine buhurdanlıklarda kişinin zevkine göre seçeceği uçucu yağ inhalasyonları da kaygıyı azaltmaya, sakinleşmeye yardımcı olan uygulamalar. Aromaterapinin bu tip terapötik etkilerinden faydalanmak isteyenler bir difüzör veya buhurdanlıkda uçucu yağların inhalasyonunu demeyebilirler.

Atölyeler de düzenliyorsunuz. Biraz atölye içeriklerinizden de bahseder misiniz?

İ.F.: Aslında atölye düzenlemeye yeni başladık. Ürünlerimiz arasında yer alan masaj taşları da yine ilgi gören ürünlerimizden oldu. Müşterilerimiz ürünleri satın alıyorlar ancak nasıl kullanılacağı ile ilgili bize de çok fazla soru geliyor. Biz de konunun uzmanı olmadığımız için çok fazla yardımcı olamadık müşterilerimize. O sırada da çok değerli bir eğitmen ile tanışma fırsatımız oldu. Ortak böyle bir çalışma yapabilir miyiz diye konuştuk ve ilk atölyemizi gerçekleştirdik. 9 Mayısta ise 2. Atölyemizi gerçekleştireceğiz.

Atölyede başlangıçta Root Aromaterapi olarak aromatik yağların cilt bakımında nasıl kullanılması gerektiği ile ilgili, cildimize uygun sabit yağları nasıl seçmemiz gerektiğini, hangi problemler için hangi yağları kullanmamız gerektiği ile ilgili bir bilgilendirme yapıyoruz. Katılımcıların cilt tipleri üzerine konuşarak onlar için hangi yağların uygun olabileceğini konuşuyoruz. Daha sonrasında eğitmenimiz Pınar Hanım uygulamalı olarak Gua Sha masaj taşını nasıl kullanmamız gerektiğini, hangi bölgeye nasıl uygulamalar yapılması gerektiğini gösteriyor.

Katılımcıların da bizlerin de çok keyifli vakit geçirdiği bir atölye olmuştu. Bir sonrakinin de yine çok güzel geçeceğine eminiz.

Yeni sezon için ne tür yenilikler içerisindesiniz? Paylaşabileceğiniz planlarınız veya projeleriniz var mı?

B.B.: Önümüzdeki aylar için bizi en çok heyecanlandıran aslında bir yandan da çıkış noktamız olan doğal kozmetik projemiz. Tamamen doğal içeriklerle hazırlayacağımız etkin kozmetik formüllerimizin mühendislik ile doğa arasında ne kadar güçlü bir bağ kurulabileceğini göstereceğini düşünüyoruz. Şu an için Ar-Ge sürecimiz devam etmekte. En yakın zamanda yeni ürünlerimizi sizlerle buluşturmayı hedefliyoruz.



Bu Yazıyı Paylaşın

Tuğçe Köse

27/03/2024
1920'lerde doğan Afro-Amerikan kökenli bir müzik türü olan Jazz, sadece melodiden ve ritimden ...
10/08/2023
Lüksün ve zarafetin önde gelen temsilcilerinden biri olan Loro Piana, Bodrum'da tanıttığı ...
07/08/2023
Barbie filmleri, çocukluğumuzdan beri bizi büyüleyen, eğlenceli ve renkli karakterlerle dolu animasyonlardır. ...

Tüm Yazılar Bitti :(