Zaman çizgisinde 2000 yıl geriye gidin… İmparator Sezar Augustus bu adaya ayak basmış ve öylesine etkilenmiş ki adeta aşık olmuş. Tarih tekerrür etmiş, bu kez İmparator Tiberius hayran kalmış Capri’ye, adaya taşınıp yaşamının sonuna dek burada yaşamış. Bunları düşününce, tarihi adanın “cennet bahçesi” anlamına gelen ismini boşuna almadığını düşünmemek elde değil. Aklıma İngiliz Yazar D.H. Lawrence geliyor; “Dedikodulu, villalarla dolu, kat kat kireç taşlarıyla bezenmiş, cenneti çok andıran ama dünyayı hiç andırmayan bir yer” diye anlatıyor Capri’yi.

Geçmişin Halk Pazarı Turistlerin Favorisi


Balayı çiftlerinin de gözdesi olan Capri, Napoli Körfezi’nin girişinde yer alan küçücük bir ada. Gözünüzde canlanması için bizim Büyükada kadar düşünebilirsiniz. Ne var ki ünü de, turizm potansiyeli de kıyaslanmayacak kadar büyük. Lüks villaları, her yandan fışkıran limon ağaçları, zamanın nasıl aktığını anlamadığınız keyifli kafeleri ve muhteşem manzaraları ile Capri sadece ana karadan değil, andan da bağımsız…


Sonbahar ve kış aylarında gereksiz kalabalıkların el ayak çektiği ada, Capri ve Anacapri olmak üzere iki bölüme ayrılıyor. Kalabalık noktalar Capri’de toplanıyor, lüks villaların yer aldığı Anacapri ise daha sakin. Adanın ana limanı Marina Grande, Capri bölümünde yer alıyor, burası turistlerin ilk adım attığı yer. Hediyelik eşya dükkanlarını, restoranları ve adadaki tüm ulaşım araçlarının duraklarını burada bulabilirsiniz. Capri’nin en hareketli yerlerinden olan Umberto I Meydanı da bu limana bir füniküler mesafesinde. Geçmişte halk pazarı olarak kullanılan bu meydanı yerel halk Piazzetta olarak adlandırıyor. Özellikle yaz aylarında tam anlamıyla bir insan seli var ki bunda meydanı dolduran sayısız kafenin etkisi büyük. 1938 yılında Rafaella Vuotto isimli bir adalı bu meydandaki barının önüne birkaç sandalye atmış. Sanki herkes böyle bir girişimi bekliyormuş gibi birbiri ardına açılan kafelerin sandalyeleriyle meydan dolmaya başlamış. Caprili turistler burayı bir buluşma mekanı olarak seçmekten oldukça memnun. Meydanda bir katedral yükseliyor. Ünlü Quisisana Hotel ve lüks dükkanlar da burada bulunuyor. İmparator Tiberius için yaptırılan ve ölümüne dek yaşadığı Jovis Villası da Capri’de görülmesi gerekenler arasında. Napoli Körfezi manzaralı villaya, merkezden yürüyerek yaklaşık 40 dakikada ulaşabilirsiniz.


Adanın En Yüksek Noktasına Telesiyej Yolculuğu

Anacapri bölgesine gitmek için merkezden minibüslere binebilirsiniz. Adanın en yüksek noktası olan Solaro Dağı bu bölgede yer alıyor. Tepeye kadar minibüslerle çıktıktan sonra, telesiyeje binerek en yukarıya kadar tırmanabiliyorsunuz. Bu yolculuğa değecek bir manzara selamlıyor sizi, böyle güzel manzaraları her zaman göremeyeceğinizin farkına varmanız birkaç saniyenizi alıyor ve geriye anın tadını çıkarmak kalıyor. Tepede yer alan kalenin adının 1535’te burayı fetheden Barbaros Hayrettin Paşa’dan geldiği söyleniyor. Deniz seviyesinden 412 metre yükseklikte.


Anacapri’de, İsveçli doktor Axel Munte’nin villası San Michele’yi ziyaret edebilirsiniz. Munte’nin 50’ye yakın dile çevrilen ünlü otobiyografik eseri San Michele’nin Hikayesi kitabının kahramanı olan villa, harika bir panoramik manzaraya sahip.

Punta Carena adlı deniz fenerini de Anacapri’deki görülecekler listenize ekleyebilirsiniz.

Güneşin Maviye Boyadığı Mağara

Sadece küçük bir ada diye düşünmeyin, Capri ’ye birkaç gün ayırarak gidin ve görecekleriniz arasına mutlaka Mavi Mağara’yı da alın. Orijinal adı Grotta Azzurra. Güneş ışınlarının mağarada oluşturduğu masmavi görüntü muhteşem. Marina Grande’den kalkan tekneler ile ulaşabilirsiniz. Yüksekliği sadece 1,5 metre olan mağaranın girişi çok alçak. İçeriye küçük kayıklarla girebiliyorsunuz, herkesin başını eğmesi gerekiyor. Aslında çok eski bir mağara olmasına rağmen Alman Şair August Kopisch sayesinde bu kadar meşhur olmuş. Şimdilerde ise özel tur yapılan, girişte ücret ödeyeceğiniz kadar popüler bir yer haline gelmiş.

BİLGİ

“Yazılarımı farklı tarihlerdeki ziyaretlerimin ardından kaleme aldım. Kaçınılmaz olarak güncel birçok bilgi içeriyor ama güncel demek bugünün dünyasında hız ve değişimin eş anlamlısı. Bu nedenle yazılarımı referans alıp seyahat planı yaparken değişken bilgileri (tarihi mekanları ziyaret, yemek ve konaklama önerileri, ulaşım bilgileri vs.) kontrol etmeyi unutmayın. Ve siz de benim gibi “bilgi paylaştıkça güzel” felsefesine inananlardansanız, yazıları zenginleştireceğini düşündüğünüz detayları iletin. Yolunuz açık olsun, gezgin ruhunuz hiç yaşlanmasın!”



Bu Yazıyı Paylaşın

Saffet Emre Tonguç

27/03/2024
1920'lerde doğan Afro-Amerikan kökenli bir müzik türü olan Jazz, sadece melodiden ve ritimden ...
10/08/2023
Lüksün ve zarafetin önde gelen temsilcilerinden biri olan Loro Piana, Bodrum'da tanıttığı ...
07/08/2023
Barbie filmleri, çocukluğumuzdan beri bizi büyüleyen, eğlenceli ve renkli karakterlerle dolu animasyonlardır. ...

Tüm Yazılar Bitti :(