Yeni normalde kimi zaman sıkılmış, kimi zaman umutsuz hissedebiliyoruz. Madem evden çıkamıyoruz ben de sizi bu hafta biraz daha sıcak memleketlere, gitmeyi hayal ettiğim uzak cennetlere götürmek istedim. Egzotik tatlarıyla lezzetli mutfakları, renkli kültürleri ve eşsiz doğalarıyla beni büyüleyen adaları yazdım.



Hayata Geri Döndüren Ada: BALİ

Dünyanın en büyük Müslüman ülkesi olan Endonezya’nın neredeyse 18 bin adası var. Bunlardan en bilineni olan Bali’ye İstanbul’dan yaklaşık 15 saatlik bir uçuştan sonra ulaşıyorsunuz. Uçaktan biraz yorgun inebilirsiniz ancak Bali, enerjisiyle sizi hayata hemen geri dön-

dürüyor. ‘Kraliyet şehri’ olarak da anılan Ubud, adanın tam ortasında bir kültür vahası. 19’uncu yüzyılda inşa edilmiş ve geleneksel mimarinin tüm özelliklerini taşıyan Puri Saren Ubud (Ubud Sarayı) bunun bir kanıtı gibi. Endonezya’da Müslümanlar nüfusun yüzde 86’sını oluştururken Bali’de halkın yüzde 90’ı Hindu. En çok ilgi çeken yerlerin başında maymunların krallıklarını ilan ettikleri Monkey Forest var. Üç tapınağın olduğu ormanda yüzlerce maymunla karşılaşacaksınız. Petulu ise doğanın kendi çabalarıyla yarattığı bir cennet. Mümkün olduğunca fazla şey görmek için rehberli turları tercih edin. Ubud aynı zamanda bir tapınaklar şehri. Tanah Lot Tapınağı, Bali mitolojisinde önemli bir yere sahip yedi deniz tapınağından biri. Bratan Gölü de adadaki en büyük ikinci göl. Manzara muhteşem, renkler olağanüstü ama sizi bekleyen sürpriz, gölün tam ortasında olanca zarafetiyle yükselen, 17’nci yüzyılda Bali’nin denizler, ırmaklar ve göller tanrıçası Dewi Danu için yaptırılmış Pura Ulun Danu Bratan Tapınağı. Bali’nin ‘Ana Tapınağı’ olarak adlandırılan Besakih Tapınağı da adada hâkim olan Hindu tapınaklarının en büyüğü ve en kutsalı. Nasıl ki Ubud, Bali’nin kültür başkentiyse eskinin balıkçı köyü Kuta Bölgesi de günümüzde adanın adeta eğlence merkezi. Farklı zevklerden herkesin üzerinde anlaştığı ve önerdiği tek konuysa Kuta’da mis kokulu yağlar ve mumlar eşliğinde yapılan Bali masajı...


Rüyayla Gerçek Karışıyor: BORA BORA

Tahiti, diğer adıyla Fransız Polinezya’sının en meşhur adası Bora Bora’ya dört farklı uçak yolculuğundan sonra ulaşmanız 35 saati bulabiliyor. Adaya gitmek için en ideal zaman mart-kasım arası, kalan zamanın yağışlı olma ihtimali çok yüksek. Temmuz ve ağustos ayları iğne atsanız yere düşmeyecek kadar kalabalık, fiyatlar en yüksek noktada. Başkent Pape’ete’den hareket edip 40 dakikalık bir uçuş sonrasında Bora Bora’da denizin üzerindeki havaalanına iniyorsunuz. Sizi bir otel temsilcisi karşılayıp boynunuza çiçekten kolye takıyor, sonra özel bir tekneye binip otele gidiyorsunuz. Oteller denizin üzerinde inşa edilmiş, lobiye vardığınızda resepsiyonistin aşağıdaki rengârenk tropikal balıkları beslediğini görüyorsunuz. Onca saatlik uçuşlardan sonra insan hangisi gerçek hangisi rüya karıştırıyor... Cibinlikli koskoca bir yatağa doğru ilerlerken oturma grubunun önündeki camın altında ve banyonun zemininde deniz gülümsüyor gene. Günbatımlarının tadını çıkarmak için önde bir veranda var, merdivenlerden aşağıya indiğinizde kendi iskeleniz. Dolabınızdaki paletleri ve deniz gözlüklerini alıp mercanların arasına gizlenmiş balıkları keşfe çıkıyorsunuz. Tahiti’deki adaların çoğu dalmayı sevenler için tam bir cennet.


Doğa, İhtişam Ve Lüks Bir Arada: MAURİTİUS

Moris Adası diye Türkçeye çevirebileceğimiz Mauritius, Hint Okyanusu’nda 2 bin 40 kilometrekareyi bulan adalardan oluşan bir ülke. Nüfusun yüzde 70’ini Hintler oluşturuyor. Adada çok farklı din ve kültürden insan bir arada yaşıyor. Tapınaklar, kiliseler ve camiler birbirine bitişik vaziyette. Otellerse ihtişam ve doğanın bir arada olduğu apayrı bir dünya. Adanın başkenti Port Louis bir liman şehri olmanın tüm avantajlarından faydalanmış. 17’nci yüzyılda şehri kuran Fransızlar buraya krallarının adını vermişler. Sömürge döneminden kalan yapıları göreceğiniz bir yürüyüşle başlayın gezmeye. Limanda bir AVM ve bol sayıda restoran var. Moka Dağları ise harika bir manzara sunuyor, tırmandığınıza değecek. Volunteer Beach’te denize girmeden şehri gezmiş sayılmayacağınız da aklınızda bulunsun.


El Değmemiş Doğa, Rengârenk Sualtı: SEYŞELLER

Seyşeller 41 granit ve 75’ten fazla mercan olmak üzere Hint Okyanusu’ndaki 115 kadar adadan oluşuyor. Kimi adalar sadece birkaç kişiyi alabilecek büyüklükte. Ülkenin resmi adı Seyşeller Cumhuriyeti. Adaların en büyüğü Mahe; bu adadaki başkent Victoria aynı zamanda ülkenin limanı. Bakir bir güzellik, dalış için mükemmel yerler, ilginç kuş ve tropikal balık türleri kendini huzurun ve boşluğun kollarına atmak isteyenler için ideal bir ortam oluşturmuş. Denizin üzerinde mozaik gibi duran bazı küçük adalara konaklama mekânları tarafından el konulmuş. Doğa, değişik renklerle balıklar üzerinde görsel bir şölen yaratmış. Balıkların sizden kaçmasını beklemeyin, denizde ve karada karşılaşacağınız hayvan türlerinin çoğu son derece sıcakkanlı ve dost canlısı. Ancak köpekbalıkları konusunda dikkatli olmak gerek, fazla maceraya atılmadan sadece size gösterilen yerde yüzün. Bir zamanlar Avrupa ülkelerine ait sömürge devletlerde doğan beyazlar için Kreyol tanımı kullanılırmış. Zamanla bu insanların konuştuğu lisan, kültür ve mutfak da aynı isimle anılır olmuş. Kreyol mutfağında ana malzemeler deniz ürünleri ve pirinç. Özellikle rambutan ve değişik muz çeşitlerini yemeden dönmeyin.



Bu Yazıyı Paylaşın

Saffet Emre Tonguç

27/03/2024
1920'lerde doğan Afro-Amerikan kökenli bir müzik türü olan Jazz, sadece melodiden ve ritimden ...
10/08/2023
Lüksün ve zarafetin önde gelen temsilcilerinden biri olan Loro Piana, Bodrum'da tanıttığı ...
07/08/2023
Barbie filmleri, çocukluğumuzdan beri bizi büyüleyen, eğlenceli ve renkli karakterlerle dolu animasyonlardır. ...

Tüm Yazılar Bitti :(