Dile benden ne dilersen.

Hayat, beni kandırmıyorsun, değil mi? Yani bu günden sonra ne istersem olacak. Öyle mi?

Ya aslında bunu nefes alıp vermek gibi düşün. Sadece alsan dayanamazsın. Arada vermen gerekecek. Farkında olmadan bir alıp bir verirsen, yaşıyor olacaksın.

İstediğim şeyler için benden bir şey istiyorsun yani.

Evet. Önce sen istediğini söylüyorsun. Ben onu oluşturmaya çalışırken, sen de o istediğin şeyi benim daha iyi anlamam için, bana daha detaylı anlatmaya çalışıyorsun. Anlaştık mı?

Anlaştık. İstiyorum o zaman. Yeni bir aşk ile başlayalım. Aşk istiyorum. Ve senin benden istediğin çalışmayı bu kez beraber yapalım mı? Bana da pratik olur. Sen sor. Ben cevaplayayım.

Peki. Öncelikle istediğin kişiyi tanımla bakalım. Ben de aday çok. 

Hoş birisi olsun. Güler yüzlü, zeki, espirili, özenli. Biraz derin bir tarafı olabilir. Olumlu düşünsün ya da iyimser. Sağlıklı olsun. Gezmeyi sevsin. Sorumluluk sahibi olabilir. Ama sahiplenme duygusu 'kafiyi' çok aşmasın. Kıskanç olmasın, kendine güvensin. Okumayı, kendini geliştirmeyi sevsin. Şimdilik bana bu kadarı yeterli. Sorularını bekliyorum.

Seni en çok kızdıran şey ne?

İnsanları suçlayarak konfor alanlarını koruyan, karşılarındaki insanı dinlemeden yargılayıp kararlarını veren insanlar, beni çileden çıkartıyorlar, sanırım.

Peki istediğin aşkı yaşayacağın insanın özelliklerinde bu seni kızdıran özellikler var mı?

Ama sen istediklerimi sordun. İstemediklerimi değil ki.

Zaten tam da kendini geliştireceğin yer burası. Sen unuttuğun bir özellikle benden birini istersen ve o özellikle karşılaştığında, bu kez onu benden yok etmemi istemek yerine onu olduğu gibi kabul etmeyi hatırlayacaksın. Kızan tarafını böylece yavaş yavaş eğiteceksin.

Bana "Yargılı birine kızan tarafını eğit." diyorsan, benim için imkansız bir şeyden bahsediyorsun. 

Tamam o zaman bana aşk tanımını yap.

Zamanın durduğu, hiç bir hatayı göremediğim, her şeye izin veren, yoğun bir sevgi hali. 

Bu tanımında birini çok seviyorsan, yargıları dahil her şeye izin verebildiğini mi, anlamalıyım?

Galiba. Sevgim bitince yargıyı görmeye başladığımı fark ettim.

Bana bilinç tanımını yapar mısın?

Yaşadığım şeylerin mantıklı olması demek, sanırım.

Aslında bilinç, mantıkta da olan bir konu ile pek çok kavramdan ayrılıyor; sınırlar. Belirlediğin sınırları yok etmelisin. Verdiğin yargı örneğinde konuyu sevgi ile sınırladın. Sen de sevgi ne zaman bitiyor?

Bir hayal kırıklığı yaşayıp üzüldügüm de. Belki de karşı tarafın benim isteklerime duyarsız kaldığını gördüğümde.

Bu sevgisizliğe geçme halinde ki duyguların, karşı tarafı tüm neşeli sürprizleriyle kabul etmeyip, ona yazdığın, seni mutlu etme rolünü oynatmak istemenle ilgili. Beklenti hayal kırıklığına aşıktır. Ve hep kavuşurlar. Senin benden istediğin bu yeni aşk talebini, istediğin özelliklerdeki insanı öncelikle iyi tanımak istediğin talebinle kısa bir süre için değiştirebilir miyim?

Benim için en doğrusunun bu olduğunu, bunu seçmessem hayatımdaki var etme, yok etme oyunun bitmeyeceğini biliyorum. Peki, sen bana öyle birini yarat, ben de tanımaya çalışayım.

Utanma duygusu ile aran nasıl?

Senden saklayacak değilim; ben bir yerlerde,  birilerine karşı utandığımda, ölecek gibi oluyorum. 

Utanma duygusu hep bir yoksunluk hissi ile yaşadığını gösteriyor. Yokluk sana hep yokluk getirecek. Bu dışarıdan gelecek bir sevgiliyi, bir parayı, bir övgüyü ya da bir yargıyı radar gibi aramana neden olur. Sen öncelikle kendini, kusursuz yapını sevmeye başla. O kadar sev ki, gelen sevgili zaten neşeli hayatını daha da eğlenceli hale getirsin. Aslında senin aşk ya da sevgili ismiyle karşılaştığın, hep benim. Senin değişik formlarda karşına çıkarak, yaşamını bana bırakmanı istiyorum. Sen unutabilirsin ama ben senin eksik yönlerini biliyorum ve bunları nasıl geliştirebileceğini de. İşin sırrı burada zaten.

Sen basit olduğu için kabul edemiyorsun. Sen sadece yaşa, eğlen olmak istediğin insana dair bir yolculuk yap. Ben gerisini hallederim. İnsanlarla olan ilişkilerinde, çok seviyorum dediğin işlerde, huzur duyuyorum dediğin yerlerde, her seferinde yaratmaktan hoşlandığın duygusal olayların içinde hatta bazen fark edilmek için uydurduğun hastalıkların içine saklanıp, yolculuğunu durdurma. Hele ki bana gururla "Benim karakterim böyle" gibi bir cümle asla kurma. "Ben şanssızım.", "Alın yazımda mutluluk yok." cümlelerin, sadece seni üzüyor. Ben sana istediklerine dair bir esinti yarattığımda, içinden çıkan neşeli şeyi görebiliyorum.

Sana bırakıyorum.

Bana bırakıyorsun.


Bu Yazıyı Paylaşın

Oğuz Tokgöz

27/03/2024
1920'lerde doğan Afro-Amerikan kökenli bir müzik türü olan Jazz, sadece melodiden ve ritimden ...
10/08/2023
Lüksün ve zarafetin önde gelen temsilcilerinden biri olan Loro Piana, Bodrum'da tanıttığı ...
07/08/2023
Barbie filmleri, çocukluğumuzdan beri bizi büyüleyen, eğlenceli ve renkli karakterlerle dolu animasyonlardır. ...

Tüm Yazılar Bitti :(